Yazar kendini anlatmayı deniyor.

Bu yazıyı yazarken yaklaşık 30 kişiyle aynı havayı soluyorum. Bu sizce de tuhaf değil mi? Daha da tuhafı var. Konser alanında binlerce insanla oksijenden fazlasını paylaşıyorsunuz. Farklı duygusal ve zihinsel kombinasyonlara sahip binlerce insanla ortak paydadasınız. Artık bir değilsiniz. Bir’in parçasısınız. Bu sizce de rahatsız edici değil mi?

Tanıtım yazısına alakasız bir yerden girdim, biliyorum. Bu da kısmi bir tanıtım diyebiliriz belki. Usta bir pazarlamacı olarak konuyu bağlıyorum. İnsanı sevmiyorum, kişiyi seviyorum. Tüm mesele de bu. Yani, bu bloğu açma sebebim zihnimdeki özel alanı somutlaştırabilmek. Üzgünüm, dahili belleğim 4 GB falan da.

"Gece" kimdir? Çelişkili biriyim, bu cepte. Bağlamdan bağlama zıplarım. Duygularım ve düşüncelerim statik değildir. Ama doğrusal bir zemindedirler. Bağlam önemli bir sözcük. İnanıyorum ki çoğu zaman insanlar, sarf ettikleri sözcüklerin bağlamını karşı tarafa aktaramıyor. Bir konuşma sırasında "Çoğunluğun sözü doğru olmayabilir" dediğimi varsayalım. Televizyonda dating programları takip edenler bile anlayabilir bu cümleyi, değil mi? Öyle, ancak bu cümle sayısız farklı bağlam içeriyor olabilir. Tümden demokrasi karşıtı olabilir miyim? Olabilirim. Gelişmiş toplumlar için demokrat olabilir miyim? Olabilirim. Tamamen demokrat olup nihilist olabilir miyim? Olabilirim.

Genel bağlamı kavramak ve bundan kopmamak, çok okuyan ve çok düşünen insan işidir. Öyle miyim? Öyleyim. Overthinker ve DEHB birisi olarak zihnimde düşünceler hip-hop dansı yapar. Sagopa gibi. Bazıları pandomime yönelir, Yusuf Dikeç’i izler. Bu beni çelişkili bir insan yapıyor. Düşüncelerimi matematiksel bir ifadeye çevirmemiz gerekseydi: f(x)=f(x)+(x10)+(0x)f(x) = f(x) + \left(\frac{x-1}{0}\right) + \left(\frac{0}{x}\right)

Bu noktada kendimi gerçek anlamda tanıtmamın çok mümkün olmadığını fark ettim. Sanırım önce ben anlamalıyım.


23 yaşında, Epistemolojik Solipsist bir insanım (çift aşamalı yazım hatası kontrolü tamamlandı). Yani diyorum ki; Cogito, ergo sum. Gerçek olan tek şey bunu sorabilendir. Yine bir f(x)=f(x)  durumu yani. Hayatta tek inancım kendi varlığıma yöneliktir. Bu yüzden yüce olduğunu tekrarlamamızı isteyen ak sakallı bir adama ya da antidepresan görevi görebilen gezegenlere inanmıyorum.

Zararlılık-zararsızlık ilkesine dayalı evrensel bir ahlak olduğunu düşünüyorum. Anlayacağınız o ki, reşit insanların tenlerini ne tür tenlere değdireceği, pizza eşliğinde ünlü draması videosu izlemekten alacağım keyfi etkilemiyor.

Grunge punk, indie rock, bazı alternatif şeyler ve dans ettiren pop müzikler seviyorum. Şiir ve mitoloji yazmayı seviyorum. İnsanlar tanrılara tapıyor, ben onları yaratıyorum; daha havalı olamazdım. Belki gelecekte enayinin biri PDF dosyamı kutsal metin sanar diye hayaller kurmayı seviyorum.

Gizem hastasıyım, gizem filmleri ve dizileri izlerim. Bu sırada bir yandan da Subway Surfers oynamazsam kendimi muhabbet kuşlarımın çizgilerini sayarken bulurum.
Evet, iki minişim var. Çoğu zaman çizgilerini saymak, film izlemekten daha çekici.

Yapay zekalara ve simülasyonlara olan ilgimden dolayı bilgisayar mühendisliği seçmiştim ama sürünerek bitirmeye çalışıyorum. Bitirince biyoloji, psikoloji ya da matematik okumak istiyorum. Disiplinli olabilen bir insan olsaydım, bu yaşımda dahi tıp hayali kurabilirdim. Ama şu an bile ders çalışmam gerekirken bunları yazıyorum.

Cidden ya, derse geçeyim ben. Belki tanıtım kısmına uğrarım yine bir ara.

Bir yorum dilerim senden.